sıcak

sıcak
sf., -ğı
1) Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı

Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti.

- O. Kemal
2) Isısı yüksek olan, çok ısınmış

Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir çorba içirdi.

- A. Gündüz
3) is. Havadaki yüksek ısı

Bu sıcakta arada bir şeyler içip yemeden çalışılmıyor.

- N. Cumalı
4) is. Sıcak yer

Burası bir makine dairesi kadar sıcaktı.

- Y. K. Karaosmanoğlu
5) is. Hamam
6) mec. Dostça olan, sevgi dolu

Sıcak bir karşılama. Sıcak bir yuva.

Birleşik Sözler
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • sıcak bastırmak — sıcak basmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak olmak — sıcak artmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak sıcak — zf. Sıcak olarak Böyle günlerde bir iki somun ekmek getirtir, bunları sıcak sıcak büyük parçalara doğrayarak onlara atardı. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak çekme — is. Demir çelik fabrikaları, izabe tesisleri vb. iş yerlerinde kütük demirlerini sıcak olarak tavlama derecesinde biçimlendirme ve haddeleme …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak harp — is., bi Sıcak savaş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak savaş — is., ask. Silaha başvurularak yapılan savaş, sıcak harp …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak bakmak — anlayışla karşılamak, olumlu değerlendirmek, ilgi duymak Onlardan genelleme yaparak bütün kol emekçilerine sıcak bakma eğilimini edindim. R. Erduran …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıçak — büyük abdestini çok yapan …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • sıcak dalgası — is., coğ. Atmosferde sıcaklığın yoğun olarak oluşması ve bir bölgeyi etkisi altına alması …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sıcak kuşak — is., ğı, coğ. Oğlak ve Yengeç dönenceleri arasında kalan geniş bölge, ısı kuşak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”