sinirli — sf. 1) İçinde sinir bulunan Sinirli et. 2) Kolayca ve çabuk sinirlenen, asabi İskele memuru, zayıf, kuru, sinirli bir adamdı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
sinirli — bax əsəbi. <Dilbər:> . . Belə sinirli bir halda <Balaşa> danışa bilmərəm. C. C.. <Murad> . . hissiyyatına məğlub olan, zəif sinirli bir adam da deyildi. S. H … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
sınırlı doğru — is., mat. Başı ve sonu belli olan doğru … Çağatay Osmanlı Sözlük
sınırlı ortaklık — is., ğı, tic. Belirli bir sermaye ile kurulan ortaklık … Çağatay Osmanlı Sözlük
sınırlı sayı — is., mat. Sonsuz değerli olmayan sayı … Çağatay Osmanlı Sözlük
sınırlı sorumluluk — is., ğu, huk. Borçlunun borcunu ödememesi durumunda, bütün mal varlığıyla değil de mal varlığının bir bölümüyle sorumlu olması durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
sınırlı sorumluluk — Borçlunun borcunu ödememesi durumunda, bütün mal varlığıyla değil de mal varlığının bir bölümüyle sorumlu olması durumu … Hukuk Sözlüğü
ASABÎ — Sinirli. Öfkeli … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
hışım — sinirli, inatçı … Beypazari ağzindan sözcükler
gülmek — nsz, er 1) İnsan, hoşuna veya tuhafına giden olaylar, durumlar karşısında, genellikle sesli bir biçimde duygusunu açığa vurmak O ne söylese sinirli sinirli ve tabii olmayan gülüşü ile gülüyordu. H. E. Adıvar 2) Mutlu, sevinçli zaman geçirmek,… … Çağatay Osmanlı Sözlük