saf bağlamak — sıralanmak, sıraya girmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TERETTÜB — Sıralanmak. * Gerekmek. Lâzım gelmek. Netice olarak çıkmak. * Bir yerde aslâ kımıldamak, bir vecih üzere sâbit ve pâyidar olup durmak. * Zuhura gelmek. * Muayen sebeblerin, muayyen ve mukannen olan neticeler vermesi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
oyulgalanmak — nsz, hlk. 1) Kumaş gelişigüzel dikilmek 2) Birikmek, sıralanmak Ellerinde çakal eriği sepetleri, boyalı şerbet ve gazoz şişeleriyle kalabalığın içinde oyulgalanan satıcılar... R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıralanma — is. Sıralanmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzanmak — e 1) Boylu boyunca yatmak Nevin evde biraz uzanıp dinlenmezse hastalanacaktı sanki. S. F. Abasıyanık 2) Gitmek Öğleden sonra Şişli den Beyoğlu na kadar uzandım. Y. K. Beyatlı 3) nsz Bir alana yayılmak Sokağın dibinden gelen bir elektrik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zincirlenmek — nsz 1) Zincirle bağlanmak 2) Birbirine sıkıca bağlanmak 3) mec. Art arda, peş peşe sıralanmak İçi karmakarışık, çocukluk yıllarından Ahmet e ilişkin bir sürü çağrışım, birbirine zincirleniyor. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
tanzim olunmak — 1) sıralanmak 2) düzenlenmek, düzeltilmek, düzen verilmek Beş on dakikada tanzim olunan ateş yağmurundan daha ulvi bir manzara... A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
baraj yapmak (veya kurmak) — sp. futbol veya hentbolda kaleye yapılan vuruşları önlemek için oyuncular kale önünü kapatacak biçimde sıralanmak, duvar yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuyruk olmak — arka arkaya dizilmek, sıralanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yola dizilmek — yol kenarında sıralanmak Başında bir tavus tuğ gibi çamlar / Yollara dizilmiş tığ gibi çamlar. Z. Ö. Defne … Çağatay Osmanlı Sözlük