sır vermek (veya sızdırmak) — bir sırrı açığa vurmak, başkasına söylemek Mustafa dışarı sır sızdırmıyordu lakin üzüntüden de eriyordu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
para sızdırmak (veya koparmak) — zorlayarak veya kandırarak birinden para almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sızgurmak — sızdırmak, eritm ek; arıklatmlak, zayıflatmak II, 188 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sızıtmak — sızdırmak, I, 374; II, 305, 306 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
akmak — den, ar 1) Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. S. F. Abasıyanık 2) Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmek Üstünden sular akıyor. 3) Sıvı bir madde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçırmak — i 1) Kaçmasını sağlamak veya kaçmasına imkân yaratmak 2) Bir işi belirlenen zamanda yapamamak Maçı kaçırdım. 3) nsz Zor kullanarak yanında götürmek Kız kaçırmak. 4) Bir daha ele geçmemek üzere yitirmek Fırsatı kaçırdım. 5) Yararlanamamak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sızdırma — is. Sızdırmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
sızırmak — i Sızdırmak, süzmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
terlemek — nsz 1) Ter çıkarmak, ter dökmek 2) İçindeki suyu ter biçiminde sızdırmak Testi terliyor. 3) Bir şeyin üzerinde buhar olarak yoğunlaşmak Camlar terledi. 4) mec. Bir iş yaparken yorulmak veya o işi çok emek harcayarak güçlükle başarmak Bir saat… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yontmak — i, ar 1) Bir şeye istenilen biçimi vermek için dış bölümünü keskin bir araçla biçmek, kesmek Boş zamanlarında tahta kaşık, kepçe yontar, geçimini bunları satarak sağlardı. N. Araz 2) mec. Bir kimsenin azar azar parasını çekmek, birinden para… … Çağatay Osmanlı Sözlük