- sızlamak
- nsz
1) Hafifçe ağrımak
Kafa kemiklerine varıncaya kadar her yanı sızlıyordu.
- N. Cumalı2) YakınmakAğladı, sızladı.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Kafa kemiklerine varıncaya kadar her yanı sızlıyordu.
- N. CumalıAğladı, sızladı.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
sızlamak — sızlamak, ağrımak. III, 297 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sızlamak — açımak, ağrımak … Beypazari ağzindan sözcükler
ciğeri sızlamak — yüreği sızlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalbi sızlamak — yüreği sızlamak Sekiz sene evvel İstanbul dan kalbim sızlayarak çıktım. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreğinin başı sızlamak — yüreği sızlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemikleri sızlamak — ölü huzursuz, rahatsız olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnu sızlamak — duygulanmak Orada zaman zaman sebepsiz yere burnu sızlardı insanın. M. Mungan … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnunun direği sızlamak — maddi veya manevi çok acı duymak, çok üzülmek Burnunun direği sızlaya sızlaya evini özlemektedir. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği sızlamak — çok acımak, çok üzülmek Ahmet Kerim sevgilisi tarafından aldatılmış bir adam gibi yüreğinin sızladığını duydu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
içi sızlamak — bir şey veya kişi için çok üzülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük