silkmek — silkmek, III, 422, 423 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
silkmek — düşürmeye çalışmak … Beypazari ağzindan sözcükler
etek silkmek — 1) el etek çekmek 2) çekilmek, artık karışmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
omuz silkmek — aldırmamak, önem vermemek Seni hizmetime alacağım, dedim. Âdeta omuz silkerek: Pekâlâ, dedi. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaka silkmek — (birinden) bıkmak, usanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tozunu almak (veya atmak veya silkelemek veya silkmek) — 1) bir şeyi silerek tozdan temizlemek 2) tkz. dövmek, hırpalamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
etek — is., ği 1) Giysinin belden aşağıda kalan bölümü 2) Bedenin belden aşağısına giyilen, değişik biçimlerde, genellikle kadın giysisi, eteklik Sevim in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı. R. N. Güntekin 3) Giysinin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
omuz — is., mzu, uzu, anat. Boynun iki yanında, kolların gövdeye bağlandığı bölüm Başı omuzları içine çökmüş gibi idi. F. R. Atay Birleşik Sözler omuz başı omuz eklemi omuz omuza Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller omuz kaldırmak omuz öpüşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
silkelemek — i 1) Üstündeki şeyleri düşürmek, kaydırmak için bir şeyi üst üste, birden silkmek 2) Kuvvetle sarsmak Birini yakasından tutup silkelemek. 3) mec. Dövmek 4) mec. Sarsmak, etkilemek 5) mec. Yük olan, yük sayılan birinin geçim ve sorumluluğunu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
silkinmek — nsz 1) Üstünü silkmek 2) Ani bir hareketle, korkuyla vücudu sarsılmak, silkelenmek Yanımda bir dal çıtırtısı duydum. Silkindim. S. F. Abasıyanık 3) den, mec. Bir şeyi üstünden atmak, ondan kurtulmak Tembellikten silkinmek. Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük