siñdürmek — sindirmek, hazmettirmek; saklamak III, 397bkz: siñirmek, singürmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
siñirmek — sindirmek, emdirmek III, 392bkz: siñdürmek, siñürmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ezmek — i, er 1) Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım. E. B. Koryürek 2) Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hazmetmek — i, der, Ar. hażm + T. etmek 1) Sindirmek 2) mec. Hoşa gitmeyen bir davranışı karşılıksız bırakmak, içine atmak 3) mec. Katlanmak, dayanmak, sabretmek Zannediyorum ki bu acıyı hazmedemeyeceğim. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
sındırmak — i, hlk. 1) Kırmak, parçalamak 2) Yenerek bozmak, mağlup etmek 3) Sindirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sindirme — is. Sindirmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
sinirlemek — i 1) Etin içindeki kas kirişlerini ve kalın zarları ayıklamak 2) Savaşlarda, hasmın altındaki Atın art ayak kirişlerini kılıçla kesmek 3) hlk. Sindirmek, hazmetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şiddet olayı — is. Çevreyi sindirmek için yaratılan olay veya girişilen hareket … Çağatay Osmanlı Sözlük
HAZM-I NEFS — f. Tahammül etmek. Nefsini kırmak. Meydana gelen kendi ile alâkalı gördüğü bir kusuru kendi üzerine almak. Sabreylemek. Sindirmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TENKİL — Uzaklaştırmak. Tepeleyip sindirmek. * Başkalarına ders ve ibret olacak şekilde ceza vermek. Rezil ve rüsvay eylemek. * Zincire vurmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük