buz gibi soğumak — (birinden) birinden tiksinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
arası soğumak — (bir olayın) aradan zaman geçerek önemini yitirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği soğumak — düşmanın bir felakete uğramasına sevinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sogımak — soğumak. III, 268 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
tumlımak — soğumak. II I, 294, 295 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ara — is. 1) İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe 2) İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla 3) Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi Öğrenciyle öğretmenin arasının daima iyi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayazlanmak — nsz Ayazda bırakılıp soğumak Su ayazlanmış … Çağatay Osmanlı Sözlük
buz — is. 1) Donarak katı duruma gelmiş su Hep kar yağmıştı, her yer buzdu. T. Dursun K 2) sf., mec. Çok soğuk bir etki uyandıran (şey veya kimse) Bu romanın neresini beğendiniz? Buz! Birleşik Sözler buz alanı buzçözer buz dağı buz dansı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ocumak — den, hlk. 1) Bir şeyden korkmak, ürkmek, çekinmek 2) Bir şeyden soğumak … Çağatay Osmanlı Sözlük
serinlemek — nsz 1) Hava serin bir duruma gelmek, hafifçe soğumak, serinleşmek Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın. R. N. Güntekin 2) Hafif soğukluk duymak 3) mec. Biraz avunarak ferahlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük