sogurmak — elde etmek, edinmek II, 15bkz: sogmak, sogratmak, sugratmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
absorbe etmek — soğurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
emmek — i, er 1) Dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek, somurmak Çanağımdaki köpüklü sütü emer gibi içeceğim. S. F. Abasıyanık 2) Tükürük yardımıyla eriterek içine çekmek Yengemin verdiği karanfili dişlerimle ezip emerek odaya giriyorum. Y … Çağatay Osmanlı Sözlük
massetmek — i, der, esk., Ar. maṣṣ + T. etmek 1) Emmek, içine çekmek 2) fiz. Soğurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
paladyum — is., kim., Fr. palladium Atom numarası 46, yoğunluğu 11,4 olan, 1500 °C de eriyen, tel durumuna getirilebilen, başlıca özelliği hidrojeni soğurmak olan çok sert bir element (simgesi Pd) … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğurma — is. 1) Soğurmak işi 2) gök b. Bir ortamın ışık enerjisini belli nicelikte emmesi olayı 3) fiz. Katı veya sıvı bir maddenin bir gazı, ışığı içine alması, emmesi, absorbe Birleşik Sözler yüze soğurma … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuruş — is. Soğurmak işi veya biçimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
sogmak — elde etmek, edinmek II, 15bkz: sogratmak, sogurmak, sugratmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sogratmak — aratmak, aratarak her şeyi görmek II, 332bkz: sogl ımak, soglıtmak, sogmak, sogurmak, sugratmak; … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sugratmak — aratmak, aratarak her şeyi görmek II, 332bkz: sogl ımak, soglıtmak, sogmak, sogratmak, sogurmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini