sararıp solmak — 1) giderek daha çok solmak Sokakları dolduran sayılmaz şapkaların zalimce, kurnaz ve namussuz gölgelerinde sararmış solmuş. Ö. Seyfettin 2) mec. sağlığı bozulmak Malı mülkü varken, hiçbir sıkıntısı yokken üzüntüsünden zayıflıyor, sararıp… … Çağatay Osmanlı Sözlük
beti benzi kireç kesilmek (veya atmak veya solmak veya uçmak veya kül kesilmek) — herhangi bir sebeple kanı çekilip yüzü solmak, korkmak Baksana, beti benzi kül kesildi. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
benzi solmak — gücünü yitirmek, sağlık sorunu olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
solumak — solmak, sık sık nefes almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
oñmak — solmak I, 175bkz: oñukmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
oñukmak — solmak, rengi atmak, hastalık ve benzerlerinden dolayı buruşmak, tazeliğlni ve parlaklığını kaybetmek I, 175. 216; II I, 394, 395bkz: oñmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
soluşmak — solmak; yaş meyve veya sebze tazeliğini kaybetmek. II, 109 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ZEVY — Solmak. * Değişmek, mütegayyer olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Maidu language — Northeastern Maidu Májdy Spoken in United States Region California Native speakers 1 or 2 (date missing) … Wikipedia
sararmak — nsz 1) Sarı olmak, rengi sarıya dönmek Her sabah ağaçların sararan yapraklarıyla pek güzel olan karşıki dağlara bakarak uyanıyorum. M. Ş. Esendal 2) Korku, üzüntü, coşku vb. sebeplerle yüzün rengi solmak Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sararıp … Çağatay Osmanlı Sözlük