- soluk
- 1. is., -ğu
1) Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes
Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı.
- R. N. Güntekin2) Ciğerlere hava alıp verme3) mec. TarzGençler dergimize yeni bir soluk getirdiler.
Birleşik SözlerAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- <2. sf., -ğu 1) Rengi atmış olan, solmuş, uçukDudağının soluk rengini bile fark ettirecek kadar rengi bir tuhaf kırmızıydı.
- S. F. Abasıyanık2) Parlaklığını, gücünü yitirmiş (ışık)Bahçeye, kafeslerden elenen soluk bir ışık vurmuş.
- Y. Z. Ortaç3) Rengi atmış olanSoluk kumaş.
Birleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Soluk — Soluk, Sortenbezeichnung im Anbau von Orienttabak außerhalb der Türkei … Universal-Lexikon
soluk — sòluk m <N mn uci> DEFINICIJA reg. ekspr. dah, dašak ETIMOLOGIJA tur … Hrvatski jezični portal
soluk soluğa — zf. Koşmaktan güçlükle soluk alarak, sık sık soluyarak, yorgun, bitkin veya telaşla, nefes nefese Soluk soluğa gelmişti; mühim bir haber getirmişti, belli. E. E. Talu … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk almak — 1) havayı ciğerlere çekmek, nefes almak Soluk aldığı bile hissedilmiyor. R. N. Güntekin 2) dinlenmek Hem biraz soluk alırım hem de adamcağızın gönlünü almış olurum. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk almadan — zf. 1) Heyecanla Kendisini soluk almadan dinleyen sınıfın karşısında, talebesinden birini ayağa kaldırmış, konuşuyordu. Y. Z. Ortaç 2) Durmaksızın, sürekli … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk benizlilik — is., ği Soluk benizli olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk darlığı — is. Soluk alamaz duruma gelme, nefes darlığı … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk soluğa kalmak — nefes alamayacak duruma gelmek, çok yorulmak Çıkrıkçılar yokuşunu bir sincap çevikliğiyle tırmanır ve yokuşun üst başında soluk soluğa kalırdı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
şölük — (Kürdəmir) pinti, səliqəsiz … Azərbaycan dilinin dialektoloji lüğəti
soluk — balon … Beypazari ağzindan sözcükler