- soluk almak
- 1) havayı ciğerlere çekmek, nefes almak
Soluk aldığı bile hissedilmiyor.
- R. N. Güntekin2) dinlenmekHem biraz soluk alırım hem de adamcağızın gönlünü almış olurum.
- S. M. Alus
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Soluk aldığı bile hissedilmiyor.
- R. N. GüntekinHem biraz soluk alırım hem de adamcağızın gönlünü almış olurum.
- S. M. AlusÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
soluk — 1. is., ğu 1) Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı. R. N. Güntekin 2) Ciğerlere hava alıp verme 3) mec. Tarz Gençler dergimize yeni bir soluk getirdiler.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
nefes almak — 1) havayı ciğerlerine çekmek, soluk almak Nefes aldıkça içime kurum ve is kokusu doluyor sanıyorum. R. E. Ünaydın 2) dinlenmek 3) ferahlamak, rahatlamak Bu telgrafı okur okumaz, geniş bir nefes aldım. Y. K. Karaosmanoğlu 4) mutlu bir biçimde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
teneffüs — (A.) [ ﺲﻔﻨﺕ ] 1. soluk alma. ♦ teneffüs edilmek soluk alınmak. ♦ teneffüs etmek soluk almak. ♦ tenemmüv etmek serpilmek, gelişip büyümek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
soluklanmak — nsz 1) Rahat bir biçimde soluk almak 2) Dinlenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
teneffüs etmek — 1) soluk almak Sanki teneffüs ettiği havayı kollayan bir tilki gibi tetikte, sihirli ve hamarat görünürdü. A. Ş. Hisar 2) mec. içinde bulunmak, yaşamak Orada insanlığın, faziletin, sevginin havasını teneffüs edeceğiz. O. S. Orhon … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğüs geçirmek — üzülerek derinden soluk almak, içini çekmek Birdenbire sustu ve göğüs geçirdi, hüzün, dertlenme derecesini bulmuştu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
oh demek — rahata ermek, rahata kavuşmak, rahat bir soluk almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
içine çekmek — 1) soluk almak 2) mec. bilincine varmak, anlamak Bu barut kokulu alçaklık ve zorbalık havasını uzun uzun, derin derin içine çekti. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük