solumak — solmak, sık sık nefes almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnundan solumak — çok öfkelenmiş olmak İnliyor, göz süzüyor, burnundan soluyarak konuşuyordu. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
burun — is., rnu, anat. 1) Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı 2) Bazı şeylerin ön ve sivri bölümü Kadıköy vapurunun güvertesinde, paltoma bürünmüş, gidip ta burna oturmuştum. H. Taner 3) mec. Kibir,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ıklamak — nsz, hlk. 1) Yük altında güçlükle solumak 2) Ağlarken bunalır ve soluğu kesilir gibi iç çekmek Birleşik Sözler ıklaya sıklaya … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluma — is. Solumak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
tınmak — dinlenmek, solumak, nefes almak; dinmek, sonu gelmek, I, 206, 207, 529; II. 28, 40, 176, 204, 316; II I, 158 tın … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yakurmak — yaklaştirmak III, 68 sık sık solumak, yüksek bir solumaya tutulmak, III, 68 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
BEHRE — f. Nasib, pay, hisse. * Tez tez solumak. * Vasat, orta … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BÜHR — Galip olmak. * Yürümekten nefesini tez tez verip solumak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
DEMA — f. Her zaman. Vaktâki. * Soluk. Nefes. Hastalık sebebiyle tez tez solumak. * Ürpermek. * Dem. An … Yeni Lügat Türkçe Sözlük