- sonuçsuz
- sf.
Sonuca ulaşamayan, sonuç vermeyen, neticesiz
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
akîm — (A.) [ ﻢﻴﻘﻋ ] 1. kısır. 2. sonuçsuz. ♦ akim kalmak gerçekleşememek, sonuçsuz kalmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
akim — sf., esk., Ar. ˁaḳīm 1) Kısır, verimsiz, döl veremeyen 2) Sonuçsuz, başarısız Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller akim kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
balotaj — is., Fr. ballottage Adaylardan hiçbirinin gerekli oyu sağlayamaması dolayısıyla seçimin sonuçsuz kalması Birleşik Sözler balotaj kurulu … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava — is., Ar. hevā 1) Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı 2) Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu. M. Ş. Esendal 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayhuy — is., Far. hāy + hūy 1) Herkesin aynı anda konuşmasından veya eğlenmesinden oluşan gürültü Yoğun olayların ortasında o dönemleri uyanık olarak geçiren devlet adamları hayhuy içinde bile günlük tutarlar. H. Taner 2) mec. Boş ve sonuçsuz çaba Bunca… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısır — 1. is. Haşlanmış bulgur, taze soğan, maydanoz ve baharatla yapılan bir tür yemek 2. sf. 1) Üreme imkânı olmayan, döl vermeyen (insan ve hayvan) 2) Ürün vermeyen (toprak) Kısır toprak. 3) mec. Verimsiz, yararsız, sonuçsuz Kısır çalışma. Kısır… … Çağatay Osmanlı Sözlük
laf — is., Far. lāf 1) Söz, lakırtı Ben lafımı bitirmeden o atıldı. 2) Sonuçsuz, yararı olmayan söz Onun söyledikleri laftan ibaret. 3) Konuşma 4) Konu, mevzu, bahis Lafı değiştirdi. 5) ünl. Öyle şey olamaz, bu sözün hiçbir değeri yok anlamlarında… … Çağatay Osmanlı Sözlük
neticesiz — sf. Sona ulaşmayan, sonuçsuz Sizi şu neticesiz hevesten vazgeçirmek için tehlikeyi göze aldım, geldim. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
semeresiz — sf. Sonuçsuz … Çağatay Osmanlı Sözlük
sonuçsuzluk — is., ğu Sonuçsuz olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük