ilzam etmek — susturmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çenesini kapatmak — susturmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzına gem vurmak — susturmak, söyletmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzına tıkmak — susturmak, konuşmasına engel olmak Aleyhinde kim ne söylerse hemen ağızlarına tıkarlardı. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
haptetmek — i, der, esk., Ar. ḥabṭ + T. etmek Karşısındakini susturmak, cevap veremez durumunda bırakmak Bu sözüyle beni haptetti … Çağatay Osmanlı Sözlük
öteden beriden — zf. Çeşitli yerlerden veya şeylerden, şundan bundan, şuradan buradan Öteden beriden susturmak isteyenler oldu. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
susturma — is. Susturmak işi, ilzam … Çağatay Osmanlı Sözlük
tıpışlamak — i, hlk. Çocuğu uyutmak veya susturmak için arkasına yavaş yavaş vurmak, tapıklamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik atmak — hkr. (birinin önüne) susturmak, oyalamak için birini küçük bir şeyle avutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
lal etmek — konuşamaz duruma sokmak, susturmak Bazı ihtiyar âlimlerimizin lisana vukuflarına hayran oldum, mantıklarıyla bizi lal ettiler. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük