sürekli

sürekli
sf.
1) Kesintisiz olarak süren, kalıcı, devamlı, baki, daimî
2) zf. Uzun süreli olarak, daima
3) dbl. Ötümlü
Birleşik Sözler

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • sürekli ünsüz — is., dbl. Ötümlü ünsüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sürekli edim — borçluyu belli bir süre, belli davranış ya da davranış biçimleri ile bağlı bulunmakla yükümlü kılan edim …   Hukuk Sözlüğü

  • yıl on iki ay — sürekli olarak, sürekli bir biçimde …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bahtı kara olmak — sürekli olarak talihi yaver gitmemek, mutsuz olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bukalemun gibi renkten renge girmek — sürekli düşünce değiştirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • daim etmek (veya eylemek) — sürekli kılmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • didişip durmak — sürekli olarak birbirini hırpalamak Böylece, Serdar la didişip durmak derdinden de kurtulmuştu. T. Buğra …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dolanıp durmak — sürekli olarak aynı yerde gezinmek Dolap beygirinin en büyük şansı gözlerinin bağlı olmasıdır; böylece aynı çember içinde dolanıp durduğunun farkında olmaz. A. Ümit …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hıçkırık tutmak — sürekli olarak hıçkırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kanayan yara olmak — sürekli sıkıntı, üzüntü ve zarar veren bir durumda olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”