sürkenmek — sürüklenmek, yerlerde yatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bocalamak — nsz 1) Gemi rüzgâra karşı gidemeyerek sürüklenmek 2) mec. Bir işte tutulması gereken yolu kestirememek, ne yapacağını bilememek, kararsız olmak İçinde bocaladığı bunalımın korkuya, çok benzediğini, bunun da komik bir şey olduğunu anlayamıyordu. T … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapılmak — e 1) Kapma işine konu olmak Bir ara korkuya kapıldım. R. H. Karay 2) Sürüklenmek Aralarından biri akıntıya kapıldığı zaman ötekiler var kuvvetleriyle dayanarak onu geri çekiyorlardı. R. N. Güntekin 3) mec. Birine güvenip boş bulunarak aldanmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürüklenme — is. Sürüklenmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıntıya kapılmak — 1) bir akıntının etki alanına girmek, akıntı ile birlikte sürüklenmek 2) mec. etki altında kalarak bir topluluğun davranışına katılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cereyana kapılmak — 1) elektrik akımıyla çarpılmak 2) suyun akışı içinde kalıp sürüklenmek 3) bir eğilim, bir görüş hareketi içinde yer almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
umutsuzluğa düşmek (veya kapılmak) — umudu kalmamak, güveni sarsılmak, olumsuzluğa sürüklenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
işten güçten kalmak — herhangi bir sebeple çalışmamak, çalışamamak Oraya kadar sürüklenmek, hanlarda birçok para harcamak, günlerce işten güçten kalmak köylülerin gözünü yıldırır. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözünü yıldırmak — gözünü korkutmak Hem de oraya kadar sürüklenmek, hanlarda birçok para harcamak, günlerce işten güçten kalmak köylülerin gözünü yıldırır. N. Nâzım … Çağatay Osmanlı Sözlük