- şaklamak
- nsz
"Şak" diye ses çıkarmak
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı.
- F. N. Çamlıbel
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı.
- F. N. ÇamlıbelÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
saklamak — i 1) Elinde bulundurmak, tutmak Okul kitaplarımı saklıyorum. 2) i, de Kaybolmaması, görünmemesi için gizli bir yere koymak Paralarını kasada saklıyor. 3) Görünmesine engel olmak, ortalıkta bulundurmamak 4) i, de Bozulmadan doğal durumları ile… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şaklamak — uçuklama, patlamak … Beypazari ağzindan sözcükler
sır tutmak (veya saklamak) — bir sırrı açığa vurmamak, başkasına söylememek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü gibi sakınmak (veya saklamak veya esirgemek) — (bir şeyi) bir şeye aşırı ilgi göstermek, önemle bakıp korumak Doğru, hakları vardı, koskoca sandalıyla da beraber gömemezdiler ama çok sevdiği, gözü gibi esirgediği ağlarıyla gömebilirlerdi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
HIRS — Saklamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MUHAREZE — Saklamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bir köşeye koymak — saklamak, biriktirmek Yıllardan beri dişinden tırnağından artırdığı, çoluk çocuğunun nafakasından kestiği parayı günün birinde, ben de bu zilletten kurtulurum umuduyla bir köşeye koymuştu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
toktamak — saklamak, bekletmek, ala komak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baturmak — saklamak; batırmak; bağlatnnak II, 73; II I, 192 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
berklemek — saklamak, hapsetmek III, 445, 446bkz: beklemek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini