Soyle — Soyle, v. t. [Aphetic form of assoil.] To solve, to clear up; as, to soyl all other texts. [Obs.] Tyndate. [1913 Webster] … The Collaborative International Dictionary of English
Soyle — Soyle, n. [Cf. {Soil} to feed.] Prey. [Obs.] Spenser. [1913 Webster] … The Collaborative International Dictionary of English
soyle — /soil/ (Spenser) noun Apparently body or prey ORIGIN: Unexplained * * * soyle obs. var. sole v.2; obs. f. soile … Useful english dictionary
şöyle ki — bir düşünceyi, bir iddiayı açıklamak için söylenecek sözlerin başına gelen bağlaç Hakkında yanlış işlem yapılmıştır. Şöyle ki … Çağatay Osmanlı Sözlük
şöyle bir — zf. 1) Üstünkörü Bardağı şöyle bir yıkadı. 2) Kısaca, kısa süreli O akşam, Bebek dönüşü, Miralay Ferit i yoklamak için geçerken şöyle bir uğramıştı. A. İlhan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
şöyle böyle — zf. 1) Ne iyi ne kötü, orta derecede, âdeta Almancayı şöyle böyle bilir. 2) Aşağı yukarı, hemen hemen, yaklaşık olarak Şöyle böyle üç yıl oldu … Çağatay Osmanlı Sözlük
şöyle dursun — bir işin gerçekleşmekten çok uzak bulunduğunu, ona bağlı daha kolay, daha basit bir şeyin bile gerçekleşmediğini anlatan bir söz Uyumak şöyle dursun, biraz dinlenmek bile mümkün olmadı … Çağatay Osmanlı Sözlük
şöyle bir bakmak (veya göz atmak) — kısaca bakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hah şöyle — ha şöyle Hah şöyle, biraz kendini göster! … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkadaşını söyle, kim olduğunu söyleyeyim — kişi kendisine uygun kimselerle arkadaşlık kuracağı için arkadaşını tanıdığımızda o adamın da kimliğini öğrenmiş oluruz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük