tanımak

tanımak
-i
1) Daha önce görülen, bilinen bir kimse veya şeyle karşılaşıldığında bunun kim veya ne olduğunu hatırlamak

Zarfın üstündeki yazıyı hemen tanıdı.

- H. E. Adıvar
2) Daha önce görmüş olmak, ilişkisi bulunmak, bilmek

Onu bir de eski polisler tanır.

- S. F. Abasıyanık
3) Bir kimse veya şeyle ilgili, doğru ve tam bilgisi bulunmak

Sincapları yakından tanırım.

- A. Haşim
4) Bilip ayırmak, seçmek, ayırt etmek
5) huk. Varlığını kabul etmek
6) Boyun eğmek, yargısına uymak, saymak
7) Sorumlu bilmek

Ben arkadaşını tanımam, alacağımı senden isterim.

8) Bir şeyin yapılması, bitirilmesi için belli bir süre vermek

Ona borcunu ödemesi için üç günlük bir süre tanıdım.

Birleşik Sözler

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • tanımak — varlığını kabul etmek …   Hukuk Sözlüğü

  • yakından bilmek (veya tanımak) — bir kimseyi, bir şeyi bütün özellikleriyle bilmek veya tanımak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • içli dışlı tanımak — yakından, bütün özellikleriyle bilmek Kaç kat elbiseleri olduğuna varıncaya kadar içli dışlı tanıyordu. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • muafiyet tanımak — kendisinden beklenilen veya istenilenlerin bütününü istememek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şans tanımak — imkân vermek, fırsat vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayrıcalık tanımak (veya göstermek) — 1) birine özel hak vermek 2) birini kayırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zaman tanımak — 1) bir iş için yeterli zaman vermek 2) bitmeyen bir iş için süreyi uzatmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hakkı tanımak — (...) izin vermek Saliha, anneye çocuğunu haftada iki kere görme hakkı tanıyan kararı yazdırıyor. A. Kulin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yabancı gelmemek — tanımak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • biliş çıkmak — tanımak, önceden tanış olmak Hiç kimse bu kara yağız garip yiğide biliş çıkmadı. K. Tahir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”