- tarafsız
- sf.
Yansız
Silahsızdık, vasıtasızdık, tarafsızdık fakat sırf ümitli idik.
- R. E. ÜnaydınBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Silahsızdık, vasıtasızdık, tarafsızdık fakat sırf ümitli idik.
- R. E. ÜnaydınÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
tarafsız bölge — is., ask. Savaşta iki taraf yetkilileri veya kumandanları tarafından verilen kararla oluşturulan askerden arınmış bölge … Çağatay Osmanlı Sözlük
BÎ-TARAF — Tarafsız. Hiç bir tarafı tutmayan.(Ehl i ilhad ile ve bilhassa Avrupa mukallitleriyle münâzara ile iştigal edenler büyük bir tehlikeye mâruzdurlar. Çünki, nefisleri tezkiyesiz ve emniyetsiz olması ihtimaliyle tedricen hasımlarına mağlup olur ki,… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bölge — is. 1) Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
nötr — sf., mec., Fr. neutre 1) Tarafsız, yansız, etkisiz 2) fiz. Elektriğe karşı hiçbir tepkisi olmayan, yansız 3) kim. Yansız … Çağatay Osmanlı Sözlük
tarafsızlaştırmak — i Tarafsız duruma getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tarafsızlık — is., ğı Tarafsız olma durumu, yansızlık, bitaraflık Üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma ... ant içerim. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
yansız — sf. 1) Birinden yana olmayan veya bir düşünceye, bir isteğe katılmayan, onu desteklemeyen, yan tutmayan, tarafsız, bitaraf Gerçeklere daha yansız ve sağlıklı gözle bakabiliyorum. H. Taner 2) fiz. Nötr 3) kim. Turnusol gibi bir ayıraç karşısında,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yantutmaz — sf. Tarafsız, yandaş olmayan … Çağatay Osmanlı Sözlük
yantutmazlık — is., ğı Tarafsız olma durumu Hatta romancının yantutmazlığından yana da değildi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
objektif olmak — 1) nesnel olmak 2) tarafsız davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük