tasavvur etmek — zihinde canlandırmak, göz önüne getirmek Yaya kaldırımlarını tasavvur ettiği kadar kalabalık bulmadı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
TASAVVUR-U ŞAHSÎ — şahsî düşünce. şahsa ait tasavvur. (Bak: Himmet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
tasavvur — (A.) [ رﻮﺼﺕ ] zihinde kurma … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
TASAVVUR — Bir şeyi zihinde şekillendirmek. Tasarlamak. * Düşünce, tasarı. Arzu. (Bak: Dima … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BİTTASAVVUR — Tasavvur ile, niyet ederek, düşünerek. (Bak: Tasavvur … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MUTASAVVER — Tasavvur edilmiş. İlerde yapılması düşünülmüş. * Tasvir edilen. Hatırdan geçen. * Kabil, akıl kabul eder, akıl alır … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MUTASAVVİR — Tasavvur eden, zihinde suret veren … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TASAVVURAT — (Tasavvur. C.) Tasavvurlar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
farz — (A.) [ ضﺮﻓ ] 1. Tanrı emri. 2. borç, ödev. 3. zorunlu. ♦ farz edilmek sayılmak, tutulmak, tasavvur edilmek. ♦ farz etmek saymak, tutmak, tasavvur etmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
KAZİYE-İ BEDİHİYYE — Man: Delil ile isbata muhtaç olmaksızın, aklın cezmen hüküm ve tasdik eylediği hüküm. Bu iki kısma ayrılır:1 Kaziye i bedihiyye i akliyye: Aklın hârice danışmayarak ve havassın (hislerin) tavassut ve yardımına muhtaç olmayarak tasdik eylediği… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük