teker teker — zf. Birer birer, ayrı ayrı Davarları teker teker sattım. Halikarnas Balıkçısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
teker meker yuvarlanmak — 1) döne döne yuvarlanmak 2) iyi durumda olan bir kişi durumunu birdenbire yitirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
art teker — is. İtici gücü sağlayarak bisikleti yürüten teker … Çağatay Osmanlı Sözlük
bazı dingil döner, bazı teker — karşılıklı ilişkilerde her iki tarafa da zaman zaman söz söyleme hakkı doğar anlamında kullanılan bir söz Bizimkisi komşuluk gayreti dedi, içinden de ne demişler? Bazı dingil döner bazı teker. N. H. Onan … Çağatay Osmanlı Sözlük
arka teker — is. Araçların arka düzeninde yer alan tekerlek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çevre teker — is., bit. b. Sap ve kökte, merkez bölümünün en dış kuşağı … Çağatay Osmanlı Sözlük
düzen teker — is. Makinelerde, hareketin hızını düzgün tutmaya, çalışmayı düzenlemeye yarayan büyük çaplı çark, volan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ön teker — is. Araçların ön düzeninde yer alan tekerlek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yedek teker — is. Yedek lastik … Çağatay Osmanlı Sözlük
hecelemek — i 1) Bir kelimenin hecelerini teker teker söylemek 2) nsz Bir kelimeyi ilk bakışta okuyamayıp heceleri teker teker okumak Kendisine eski bir alfabe kitabı bulmuş, ara sıra heceliyor... R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük