teselsül etmek — kesintisiz, zincirleme sürüp gitmek Gelip geçici dâhilerin, birbirinin ayağını kaydırarak teselsül ettiklerini gördük. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
TESELSÜL-Ü İLEL — İlletlerin zincirleme devam etmesi. Sebeblerin teselsül … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
teselsül — (A.) [ ﻞﺴﻠﺴﺕ ] zincirleme … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
TESELSÜL — Zincirleme. Zincir gibi birbirine bitişik kısımlar olma. Silsile peyda etme. * Ulaştırma. * Man: (Bak: Delil i ihtira … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEŞELŞÜL — (C.: Teşelşülât) Suyun yüksek bir yerden aşağı şarıltı ile dökülmesi, çağlayan oluşturması. * Soğuk su banyosu yapma, duş yapma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
teselsül — zincirleme ; birden fazla kimsenin bir borçtan veya suçtan dolayı sorumlu olması … Hukuk Sözlüğü
DEVİR VE TESELSÜL — Davanın delile ve delilin davaya taalluk etmesiyle kaziyenin dönüp dolaşıp yine eski hâline gelerek hallolunamaması … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TESELSÜLÂT — (Teselsül. C.) Zincirlemeler. Zincirleme gitmeler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
zincirleme — is. 1) Zincirlemek işi veya durumu 2) sf. Birbirini izleyen, art arda gelen, müteselsil, teselsül Zincirleme laflarla karşı tarafın ekmeğine kat kat yağ sürerler. H. Taner Birleşik Sözler zincirleme ad tamlaması zincirleme isim tamlaması… … Çağatay Osmanlı Sözlük
AKL-I EVVEL — İlk akıl, hılkî ve cibilli olan akıl. (Bir kısım eski ve sapık felsefecilere ve hususan İşrakıyyuna göre; teselsül tâbiri ile müessiriyetini iddia ettikleri sebeblerden birincisidir. Bunun neticesi şirke gider. Bunlarca, akl ı evvel Allah ın… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük