- tezahürat
- is., ç., Ar. teẓāhurāt
1) Bağırıp çağırarak, alkışlayıp tempo tutarak yapılan gösteri
Bazı davetliler giderken gençler tempo tutup tezahürat yapıyorlardı.
- H. Taner2) esk. Hastalıklarda belirtiler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bazı davetliler giderken gençler tempo tutup tezahürat yapıyorlardı.
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
tezâhürât — (A.) [ تاﺮهﺎﻈﺕ ] 1. ortaya çıkışlar, oluşlar. 2. destekler … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
TEZAHÜRÂT — (Tezahür. C.) Görünüşler. Gösterişler. Gösteriş için toplanmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çılgınca — zf. 1) Deli gibi, delicesine, çılgıncasına Mademki Salvotore yi o derece kıskandım, demek ki kendisine çılgınca âşıktım. R. H. Karay 2) Aşırı bir biçimde Gençler, çocuklar, günün kahramanına çılgınca tezahürat yapıyorlar. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
gösteri — is. 1) İlgi, dikkat çekmek için bir topluluk önünde gösterilen beceri veya oyun Uçakların uçuş gösterileri. 2) Bir istek veya karşı görüşün, halkın ilgisini çekecek biçimde topluca ve açıkça yapılması, nümayiş 3) Sinema veya tiyatroda film, oyun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Meksika dalgası — is., sp. Seyircilerin tribünde bir dalga görüntüsü verecek biçimde gruplar hâlinde ve birbiri ardınca hızla kollarını yukarıya doğru kaldırıp ayağa kalkmaları ve tekrar oturmaları biçiminde yaptıkları tezahürat … Çağatay Osmanlı Sözlük
TAHİYYAT — Selâmlar. Duâlar. Manevî hayat hediyeleri. Tezahürat ı hayatiye. * Mâlikiyet, beka ve mülk. (Bak: Et tahiyyat … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ULUHİYET-İ MUTLAKA — Kayıt altında olmayan, mutlak uluhiyet. Ancak bir tek İlâhın mâbud oluşu.(Evet, nev i beşerin her taifesi birer nevi ibadetle fıtrî gibi meşgul olması ve sair zihayatın belki cemâdâtın dahi fıtrî hizmetleri birer nevi ibadet hükmünde bulunması ve … Yeni Lügat Türkçe Sözlük