- bağlamak
- -i, -e
1) Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak
Gemiyi iskeleye bağlamak.
2) Düğümlemekİpi ipe bağlamak.
3) -i Yara ilaç koyup bezle sarmakYarayı bağlamak.
4) -i Denk yapmak, paket yapmakYatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak.
5) nsz Oluşmak, tutmak, meydana gelmekŞişesi is bağlamış bir lambanın ışığı / Her yüze çiziyordu bir hüzün kırışığı.
- F. N. Çamlıbel6) Bir iş veya kimse için ayırmak, tahsis etmekBirine haftalık bağlamak.
7) Anlaşma yapmakİşleri sözleşmeye bağlamak.
8) -i Uyulması zorunlu olmakAnayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
- Anayasa9) Başka bir işle uğraşamaz durumda olmakBu iş beni çok bağladı.
10) -i Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak11) -i Geçişi engellemekBütün yolları bağlamışlar.
12) -i Birini söz veya yazı ile bağlamak, taahhüt etmek, angaje etmek13) -i Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek14) mec. Gönlünü kazanmakBu davranışınız beni size bağladı.
15) mec. Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak16) mec. Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmakKızım, ne yapsak da seni bu eve bağlayabilsek acaba?
- R. N. GüntekinBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.