tömsek — tümsek … Beypazari ağzindan sözcükler
NECVE — Tümsek, yüksek yer … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
hörgüç — is., cü 1) Devenin sırtındaki tümsek, çıkıntı 2) mec. Bu çıkıntıya benzeyen tümsek, çıkıntı Yüksek yaylalara hörgüçler gibi çökmüş dağları ile ufkumuzu kapladı. R. E. Ünaydın … Çağatay Osmanlı Sözlük
kambur — is. 1) Bel veya göğüs kemiğinin eğrilmesi, raşitizm sonucu sırtta ve göğüste oluşan tümsek, kambur zambur 2) Bazı hayvanların sırtındaki çıkıntı 3) Yapı veya eşyada dışarıya doğru eğrilme 4) sf. Vücudunda bu tümsek bulunan (kimse) 5) mec. Sıkıntı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağım — is. Ayağın üstündeki tümsek yer … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağırşaklanmak — nsz Ergenlik döneminde çıbanda veya memede ağırşak biçiminde bir tümsek oluşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dışbükey — sf., fiz., mat. Yüzeyi tümsek, çıkık ve şişkin olan, tümsekli, muhaddep, konveks Dışbükey mercek. Dışbükey ayna … Çağatay Osmanlı Sözlük
eşik — is., ği 1) Kapı boşluğunun alt yanında bulunan alçak basamak Sofaya açılan kapının eşiğine gelmişti. T. Buğra 2) Kapı ağzında basamağın konulabileceği yer Adımlarını eşikten atarken saraydan ne vakit ve ne duygularla çıkacaklarını kendileri de… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabartı — is. Tümsek, çıkıntı, kabarmış yer Bunlar biraz eğildikleri zaman cübbelerin arkasında tabanca kabzalarının kabartısı görülür. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
kasis — is., Fr. cassis 1) Kara yolunda oluşmuş çukurlar ve tümsekler 2) Yollarda araçların hızını düşürmek için yapılan, türlü biçimlerde tümsek 3) Bir yolun doğrultusunu dik kesen bir yandan öbür yana geçen ark … Çağatay Osmanlı Sözlük