- uçmak
- 1. nsz, -ar
1) Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak
Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu.
- S. F. Abasıyanık2) Uçak vb. araçlar özel mekanizma ile yerden yükselmek, havada yol almak3) Sıvı, gaz veya buhar durumuna geçmek4) Rengi solmakRengi birdenbire uçtu.
- P. Safa5) Rüzgâr veya başka bir itici güçle yerinden ayrılıp uzağa gitmekBu gece tahta perde uçmuş.
6) Yüksek yerden düşmek veya yuvarlanmak7) BelirmekSakalı yeni çıkmış, yüzünde çocukça ifadeler uçuyordu.
- S. F. Abasıyanık8) Patlayıcı madde ile parçalanmak9) Uçar gibi dalgalanmakElleri trençkotunun cebinde, gözlerini karşı kıyıya dikmiş, saçları savrulurcasına geriye uçuyor.
- A. İlhan10) Çok hızlı gitmekHele bir asfalta çıkalım görürsünüz bey, derdi. Uçar bu bizim külüstür.
- R. N. Güntekin11) Hava yolu ile gitmekYarın İstanbul'a uçuyorum.
12) mec. Yok olmak, ortadan kaybolmakBütün kararları uçmuştu. Yüzünde iradesiz hatlar belirdi.
- S. F. Abasıyanık13) mec. Çok sevinmek14) argo Keyif verici veya uyuşturucu madde aldıktan sonra hayal âlemine dalıp gitmek15) şaka AşırılmakBizim kitaplar uçmuş.
16) din b. Dinî inanışa göre ruh ölümden sonra göğe yükselmekBirleşik Sözler- uçan top- uçtuuçtuAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller2. is., -ğı, din b., esk.Cennet
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.