- uçmak
- cennet
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
uçmak — uçmak, cennet I, 118, 119; III, 374 uçmak I, 163, 164, 483; II, 45, 324; III, 240 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
uçmak — 1. nsz, ar 1) Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu. S. F. Abasıyanık 2) Uçak vb. araçlar özel mekanizma ile yerden yükselmek, havada yol almak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yıldız akmak (veya kaymak veya uçmak) — yıldız gökyüzünde hızla yer değiştirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
benzi atmak (veya uçmak) — ansızın yüzünün rengi sararmak, solmak Necdet in benzi atıyor, kesik kesik soluyordu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
beti benzi kireç kesilmek (veya atmak veya solmak veya uçmak veya kül kesilmek) — herhangi bir sebeple kanı çekilip yüzü solmak, korkmak Baksana, beti benzi kül kesildi. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuş gibi uçup gitmek (veya uçmak) — 1) çok kısa süren bir hastalıkla ölmek 2) çok kısa sürmek, geçmek Baktım seneler kuş gibi uçuyor / Baktım sonum bir avuç toprak. B. Necatigil … Çağatay Osmanlı Sözlük
sevinçten uçmak — çok sevinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
rengi atmak (veya kaçmak veya uçmak) — 1) solmak Rengi uçmuş kenarları yenmiş ... bir fotoğrafı var. A. Ş. Hisar 2) korku, heyecan vb. sebeplerle benzi sararmak Kadınlar da bu defa Tevfik i dükkânın kapısında yakaladılar, aynı şeyi ona açtılar, Tevfik in rengi uçtu, dudakları titredi … Çağatay Osmanlı Sözlük
benzi uçmak — yüzü sararmak Benzi uçtu, dudaklarındaki gülümseme soldu. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüksekten uçmak — 1) yükseklerde dolaşmak 2) argo palavra atmak, çok abartmak … Çağatay Osmanlı Sözlük