- bakıcılık
- is., -ğı
1) Bakıcı olma durumu2) Falcılık
Bu bakıcılık sanatı boyacı küpü değildir ki kızım, daldırayım da istediğim boyda sana iş çıkarayım.
- H. R. GürpınarBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bu bakıcılık sanatı boyacı küpü değildir ki kızım, daldırayım da istediğim boyda sana iş çıkarayım.
- H. R. GürpınarÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
hasta bakıcılık — is., ğı 1) Hasta bakıcı olma durumu 2) Hasta bakıcının işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakıcı — is. 1) Bakma işiyle görevlendirilen kimse Ustanın anası yatalak oldu, yanına başka bir bakıcı kocakarı tuttum. A. Gündüz 2) Genellikle çocuk, yaşlı ve hastalara bakma işiyle görevli kimse 3) Yeme içme, barınma ve eğitim karşılığında bakıcılık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyacı küpü — is. Makyajı fazla olan anlamında boyacı küpüne girmiş gibi; bir işin kolaylıkla ve çabucak yapılamayacağını anlatan boyacı küpü mü bu? boyacı küpü değil ki vb. deyimlerde kullanılan bir söz Bu bakıcılık sanatı boyacı küpü değildir ki kızım,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
falcılık — is., ğı 1) Falcının işi, bakıcılık 2) argo Falın daha iyi çıkması için kişinin mücevherlerini kullanmak isteyip, dalgınlıktan yararlanarak çalma işi Birleşik Sözler yıldız falcılığı … Çağatay Osmanlı Sözlük
hemşirelik — is., ği 1) Hasta bakıcılık 2) Kız kardeşlik Birleşik Sözler başhemşirelik … Çağatay Osmanlı Sözlük
sör — 1. is., İng. sir İngiliz soyluluk unvanı 2. is., Fr. soeur 1) Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın 2) Katolik mezhebinde dinle ilgili bir yükümlülük almayan ancak din uğruna hemşirelik, hasta bakıcılık vb. işlerde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
başına bela almak — bir sorunla karşılaşmak, kötü bir duruma düşmek Al başına belayı, bir de hasta bakıcılık edeceğiz. Z. Selimoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük