uyaklı

uyaklı
sf., ed.
Uyağı bulunan, kafiyeli, mukaffa

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Look at other dictionaries:

  • döşeme — is. 1) Döşemek işi 2) Yapılarda taban üzerine döşenen tahta vb. kaplama Odanın döşemesine bakıyor, bir türlü bu yabancı yere bir ad koyamıyordu. E. E. Talu 3) Bir yapının döşenmesine yarayan her türlü eşya, mefruşat 4) Koltuk, kanepe, divan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gazel — 1. is., ed., Ar. ġazel 1) Divan edebiyatında beş ile on beş beyit arasında değişen, ilk beytinin dizeleri birbiriyle, sonraki beyitlerinin ikinci dizeleri birinci beyitle uyaklı, genellikle lirik konularda yazılan nazım biçimi O mecmuadaki… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kafiyeli — sf., ed. Uyaklı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kaside — is., ed., Ar. ḳaṣīde On beş beyitten az olmayan, bütün beyitlerin ikinci dizeleri en baştaki beyit ile uyaklı olan ve çoğu kez büyükleri övmek için yazılan divan edebiyatı şiir türü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • koşma — is. 1) Koşmak işi 2) den. Bir halatı, ağacı pekiştirmek için yanına konulan halat veya ağaç 3) ed. Sazla okunmak için hece ölçüsü ile yazılmış, ilk parçasının birinci, ikinci ve dördüncü dizeleriyle öteki parçaların dördüncü dizeleri birbiriyle,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mâni — 1. is., Ar. māniˁ Bir şeyin yapılmasını önleyen şey, engel Kaç zamandır beynimi, kanımı ateşlendiren bu idealimin lezzetini tatmak için her mâniyi çiğneyeceğim. H. R. Gürpınar Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mâni olmak 2. is., ed. Genellikle… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mesnevi — is., ed., Ar. meṣnevī 1) Her beyti ayrı uyaklı bir divan edebiyatı nazım biçimi 2) Bu türdeki eserlerin genel adı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mukaffa — sf., ed., esk., Ar. muḳaffā Uyaklı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • nazım — is., zmı, ed., Ar. naẓm Hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan uyaklı söz dizisi, manzume, şiir, koşuk Birleşik Sözler nazım birimi nazım türü nazmetmek serbest nazım …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ölçülü — sf. 1) Ölçüsü alınmış, ölçülmüş 2) mec. Ilımlı Rabia ile iki dansımda da gayet ölçülü, vakarlı hareket etmiştim. R. H. Karay 3) ed. Belli bir ölçüye göre düzenlenmiş olan (manzume, düz yazı), vezinli, mevzun ... şiirleri, ölçülü, uyaklı sağlam… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”