- uykusuzluk
- is., -ğu
Uyku uyuyamama veya uyumamış olma durumu
Salih, yarı uykusuzluktan, yarı telaş ve endişeden kısılan bir sesle bana şöyle demişti.
- Y. K. Karaosmanoğlu
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Salih, yarı uykusuzluktan, yarı telaş ve endişeden kısılan bir sesle bana şöyle demişti.
- Y. K. KaraosmanoğluÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
sirkek — uykusuzluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
ERAK — Uykusuzluk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
arka arkaya — zf. Birbirinin arkasından, peş peşe, art arda Arka arkaya kaç gecedir uykusuzluk onu harap etmişti. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
çırpıntı — is. 1) Çırpınma 2) Suların ufak ve oynak dalgalarla kaynaşması 3) tıp Ruhsal gerginliğin dışa vurması, ajitasyon 4) tıp Aşırı uykusuzluk, titreme, silkinme durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
halka — is., Ar. ḥalḳa 1) Çeşitli metallerden veya tahtadan yapılmış çember Belinde uzun gümüş halkalarla asılı gümüş anahtarları vardı. F. R. Atay 2) Çember biçiminde çeşitli nesnelerden yapılmış tutturma aracı Perde halkası. 3) Değerli metallerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözleri kan çanağına dönmek (veya kanlanmak) — 1) uykusuzluk, yorgunluk, ağlama vb. sebeplerle gözleri çok kızarmak Kerem in kusacağı geliyordu. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Y. Kemal 2) sinirden, öfkeden, hiddetten gözleri irileşmek ve kızarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şebgîr — (F.) [ ﺮﻴﮕﺒﺵ ] geceleri uyuyamayan, uykusuzluk çeken. 2. sabah … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
ERK — Tıb: Uykusuzluk hastalığı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SAHUR — Gece uyanıklığı, uykusuzluk. * Ayın etrafındaki hâle. * Yer yüzünün gölgesi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük