- baktırmak
- -i, -e
Bakmasına yol açmak, bakmasını sağlamak
Hastayı meşhur doktorlara baktırıyoruz.
- R. N. Güntekin
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Hastayı meşhur doktorlara baktırıyoruz.
- R. N. GüntekinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yere baktırmak — utandırmak, mahcup etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzına baktırmak — kendini zevkle dinletmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzının içine baktırmak — (bir kimse) sözlerini seve seve ve dikkatle dinletmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakurmak — baktırmak II, 83 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
bakıtmak — baktırmak, bakıtmak II, 308 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baktırma — is. Baktırmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
tattırmak — i, e 1) Tatma işini yaptırmak, tadına baktırmak Ben sana mutlaka aşımdan tattıracağım. Ö. Seyfettin 2) mec. Duyurmak, hissettirmek Bunların o insanların hayatında tuttuğu yeri ve onlara kaç zevki birden nasıl tattırdığını anlatır. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
usul — 1. zf., esk. 1) Alçak sesle Ala gözlü benli dilber / Usul söyle söz ederler Karacaoğlan 2) Yavaş bir biçimde 2. is., lü, ç., Ar. uṣūl 1) Kökler, asıllar 2) Bir kimsenin ana, baba, dede ve nineleri 3. is., lü, Ar. uṣūl 1) Bir amaca erişmek için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yer — is., gök b. 1) Dünya 2) Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? M. Ş. Esendal 3) Gezinilen, ayakla basılan taban Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü… … Çağatay Osmanlı Sözlük