- vardırmak
- -i, -e
Varmasına yol açmak, götürmek
Hasan'la ilgilerini evlenme kertesine vardırmak için canla başla çalışan Mesture Hanım...
- H. E. Adıvar
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Hasan'la ilgilerini evlenme kertesine vardırmak için canla başla çalışan Mesture Hanım...
- H. E. AdıvarÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ifrata vardırmak — bir şeyin ölçüsünü kaçırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
barturmak — vardırmak, göndermek I, 20; II, 171, 179; III, 424 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
götürmek — i 1) Taşımak, ulaştırmak veya koymak Hamalın biri, sırtına koca bir ayna vurmuş, götürüyordu. H. Taner 2) i, e Bir kimseyi bir yere kadar yanında yürütmek 3) i, e Bir şeyi yakından uzağa götürmek 4) Yerinden ayırıp uzağa atmak veya yok etmek Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ifrat — is., Ar. ifrāṭ Herhangi bir konuda çok ileri gitme, ölçüyü aşma, aşırı davranma, taşkınlık, tefrit karşıtı İfratlar bırakılırsa bürokrasiye karşı her türlü şiddet benim hoşuma gider. F. R. Atay Birleşik Sözler ifrat derecede ifrat tefrit Atasözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutturmak — i, e 1) Tutmasını sağlamak 2) nsz Bir işe başlayıp sürdürmek, bir şeyi yapmakta olmak Urumeli Hisarı na oturmuşum / Oturmuş da bir türkü tutturmuşum. O. V. Kanık 3) nsz Aklına koyup direnmek, ısrar etmek Sakal diye tutturmuş, başka laf dinlemiyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
vardırma — is. Vardırmak işi veya durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
sözü bağlamak — konuşmayı bir sonuca vardırmak Sözü şöyle mi bağlayacağız: aydın kişinin hem akıllı hem bilgili hem zeki olması zorunludur. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
NATM — Ulaştırmak, vardırmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SELSELE — Ulaştırmak, vardırmak. * Zincir örmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEDRİC — Azar azar, derece derece ilerlemek. Birisini bir şeye yavaş yavaş vardırmak. * Sıkıştırmak suretiyle çok güçsüz hâle koymak. * Edb: İfadenin derece derece yükselmesi veya alçalması. (Bak: Tensik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük