- varlıklı
- sf.
Malı mülkü olan, zengin (kimse)
Sonra telefona giderek kibar ve varlıklı insanlara has bir şive ile köşkten otomobili istetti.
- H. Taner
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Sonra telefona giderek kibar ve varlıklı insanlara has bir şive ile köşkten otomobili istetti.
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
az veren candan, çok veren maldan — varlıklı olmayan kimsenin yardım veya armağan olarak az şey vermesi büyük fedakârlıktır, varlıklı kimsenin vereceği armağan ve yardımlar fedakârlık sayılmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşenin dostu olmaz — varlıklı kişi yoksullaşınca çevresindeki dostlarından kimse kalmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
tıkırı yolunda olmak (veya gitmek) — varlıklı olmak, hâli vakti yerinde olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tok açın hâlinden bilmez — varlıklı olan, yoksulun ne denli sıkıntı içinde bulunduğunu bilmez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
altın eli bıçak kesmez — varlıklı veya değerli kişilerin elini kimse bükemez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağa — is. 1) Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse Bu köyün ağası ben miyim, o mu... T. Buğra 2) Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan Mehmet ağa. Hüseyin ağa. 3) Büyük kardeş, ağabey Köye varınca ağamdan parasını… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dimdik — sf., ği 1) Çok dik 2) Sağlıklı, zinde Müsteşar dimdik, sert adımlar atıyor. P. Safa 3) Sıkıntıları karşılayacak durumda olan, baş eğmeyen, metin 4) zf. Çok dik bir biçimde 5) zf. Sağa sola sapmadan, dosdoğru Çevik adımlarla dimdik yürüyen, uzun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ensesi kalın — sf. 1) Güçlü, istediğini yapabilen, sözü geçer (kimse) 2) Varlıklı, zengin … Çağatay Osmanlı Sözlük
gani — sf., esk., Ar. ġanī 1) Zengin, varlıklı Sen bir gani sultansın / Canlar içinde cansın. Yunus Emre 2) Bol, çok Birleşik Sözler gani gani gani gönüllü gönlü gani … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönç — sf., cü, hlk. Zengin, varlıklı … Çağatay Osmanlı Sözlük