- varmak
- -e, -ır
1) Erişilmek istenen yere ayak basmak, ulaşmak, vasıl olmak
Köye akşama doğru ancak varabildim.
- S. F. Abasıyanık2) Belli bir duruma veya düzeye gelmekYaşı elliye vardı. O şimdi yolun yarısına varmıştı.
3) Hoş olmayan bir sona ermekBeni tahkir etmeye kadar varıyorsun.
- P. Safa4) Bir şeyi iyice anlamak veya duymakTadına varmak. Sırrına varmak.
5) -i Acımadan, çekinmeden yapmakEli varmak. Dili varmak.
6) Kadın, evlenmekGönül verdin derlerdi o delikanlıya / En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya.
- A. M. Dranas7) Bir durumdan başka duruma geçmekSecdeye varmak. Uykuya varmak.
Birleşik Sözler- varageleAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller düşünceye varmak — bir görüşe veya karara varmak, bir inanca ulaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
anlaşmaya varmak — bir konuda birisiyle anlaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilincine varmak — anlamak, kavramak İnsanın herhangi bir araçla ne yaşadığının bilincine varmasının bir doyum ve haz kaynağı olduğu unutulmamalıdır. A. Cemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
künhüne varmak — (bir şeyin) bir şeyin özünü, aslını anlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanıya varmak — belli bir kanı edinmiş olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
secdeye varmak (veya kapanmak) — secde etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yargıya varmak — karşılaştırma ve değerlendirme yaparak bir sonuca ulaşmak, anlam vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sevincinden ağzı kulaklarına varmak — çok sevinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
görüş birliğine varmak — farklı görüş ve düşüncelerden sonra aynı görüş ve düşünceye ulaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kocaya varmak — kız, kadın evlenmek On üç yaşındayken altmış altı yaşında bir kocaya vardığı için izdivaç denen şeyden nefret etmişti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük