yarmak — yarmak, bir şeyl keserek zorla yarmak, parçalamak; yere s ınır çizmek, I, 399, 437; II I, 33, 57. 58 para I, 20. 22. 35, 75, 130, 131, 142,143, 168, 175, 180 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yarmak — az ayırmak, teşkik eylemek sikke, beyaz para, altun, yamu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ablukayı yarmak — kuşatılan bölgeyi zor kullanarak yarıp geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çemberi yarmak — bir veya birkaç noktayı delerek kuşatmadan kurtulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılı kırk yarmak — titiz ve ayrıntılı bir biçimde incelemek, önemle üstünde durmak Senin gibi kılı kırk yaran bir kıza name beğendirme başarısından dolayı sevgiliniz beyefendiyi kutlarım. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafa göz yarmak — beceriksizlik göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
başını gözünü yarmak — bir işi kötü yapmak, bir işi istenildiği gibi yapmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
FEL' — Yarmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HAR' — Yarmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HARR — Yarmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük