yaşlılık

yaşlılık
is., -ğı
Yaşlı olma durumu

Yüzüne bir yaşlılık gelmiş vücudunu bir ağırlık kaplamış.

- R. H. Karay
Birleşik Sözler

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • yaşlılık bilimi — is., tıp Yaşlanma ile ilgili sağlık konuları üzerinde duran tıp dalı, geriatri …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yaşlılık sigortası — is., huk. Çalışanlara emekli olduktan sonra aylık veya toptan ödeme sağlayan sigorta türü, ihtiyarlık sigortası …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yaşlılık sigortası — çalışanlara emekli olduktan sonra aylık veya toptan ödeme sağlayan sigorta türü, ihtiyarlık sigortası …   Hukuk Sözlüğü

  • beli bükülmek — yaşlılık yüzünden güçsüz kalmak, bir iş yapamayacak duruma düşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • elden ayaktan düşmek (veya kesilmek) — yaşlılık sebebiyle veya sağlığı büsbütün bozularak çalışamaz duruma gelmek Ve gün battığı zaman artık Gülbahar ın hâli kalmamış, elden ayaktan kesilmişti. Y. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • KİBER-İ SİNN — Yaşlılık, ihtiyar olmak, yaş büyükl …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • ihtiyarlık sigortası — Yaşlılık sigortası …   Hukuk Sözlüğü

  • özel af — yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle bir suçlunun cezasının kaldırılması …   Hukuk Sözlüğü

  • acılık — is., ğı 1) Acı olma durumu Göğsünde bir sızı, ağzında bir acılık duydu. Ö. Seyfettin 2) mec. Dokunaklılık, kederlilik, yaslılık Yüreğinde derin bir üzüntüyle acılık vardı. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • akşam güneşi — is. 1) Etkisi azalmış gün ışığı 2) mec. Yaşlılık dönemi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”