aşınmak — nsz 1) Birbirine sürtünerek incelmek 2) Eskimek, yıpranmak 3) Çıkıntıları silinmek, düzleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çürümek — nsz 1) Genellikle mikroorganizmaların etkisiyle, kimyasal değişikliğe uğrayarak bozulup dağılmak Sen toprakta çürürsün canım kardeşim / Ben ayakta. B. R. Eyuboğlu 2) Sağlamlığını, dayanıklılığını yitirmek Onun gelişine kadar da kağşamış, çürümüş … Çağatay Osmanlı Sözlük
eskimek — nsz 1) Eski duruma gelmek Artık eskidiğimiz için evde de pek telaş etmezler. R. N. Güntekin 2) Yıpranmak Yerde değerli ama artık eskimiş bir halı. T. Buğra 3) Yaşlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
farımak — nsz 1) Güçsüz düşmek, yorulmak 2) Eskimek, yıpranmak 3) Vazgeçmek, usanmak Sakin olsam bu sevdadan farısam / Balsız kovan gibi bomboş olurum. Âşık Veysel 4) hlk. Kocamak, yaşlanmak, ihtiyarlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yıpranma — is. 1) Yıpranmak işi 2) tıp Doku bozukluğu Birleşik Sözler yıpranma payı … Çağatay Osmanlı Sözlük
canı çıkmak — 1) çok yorulmak veya çok zorluk çekmek Çalışmaktan canım çıktı. 2) ölmek Herifin burnunu sıksan canı çıkacak. S. F. Abasıyanık 3) çok yıpranmak Her gün giyilmekten elbisenin canı çıktı … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaprulmak — yapışmak; yıpranmak III, 107 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
DAŞTEN — f. Tutmak, elde etmek, mâlik olmak, zimmetine geçirmek. * Zabtetmek, gasbetmek, almak. * Görüp gözetlemek. * Eskimek, yıpranmak, harab olmak, köhneleşmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük