- yıpratıcı
- sf.
Yıpratan, gücü kıran, azaltan
Evvelce hoşlandığım karakter değişiklikleri yorucu, yıpratıcı olacak.
- R. H. Karay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Evvelce hoşlandığım karakter değişiklikleri yorucu, yıpratıcı olacak.
- R. H. KarayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ağır iş — is. Fazla güç ve emek isteyen yıpratıcı her türlü iş … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalgakıran — is., den. Kıyıdaki yapıları, tekneleri, dalgaların yıpratıcı etkisinden korumak veya gemilerin yük alıp boşaltmasını sağlamak amacıyla liman ve iskele önlerine yapılan uzun set Limanın dalgakıranı ucundaki deniz fenerine doğru ilerledim. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezici — is. 1) Ezme işini yapan kimse veya şey 2) sf. Yıpratıcı, bunaltıcı, sıkıntılı Hep ağır, ezici, sıkıntılı şeyler düşündükleri belliydi. S. F. Abasıyanık 3) sf., mec. Üstün gelen, yok eden, ağır basan Ezici çoğunluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
yıpranma payı — is. 1) Yıpratıcı işlerde çalışanların yaptıkları ağır ve tehlikeli işten dolayı fiilî hizmet yıllarına eklenen süre, fiilî hizmet zammı 2) Taşınmaz malların aşınmalarına karşılık olarak yıllık kârdan ayrılan belirli pay, aşınma payı, amortisman … Çağatay Osmanlı Sözlük
yıpratıcılık — is., ğı Yıpratıcı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
dağ başına kış gelir, insanın başına iş gelir — dağ başında kışın fırtına eksik olmadığı gibi kişinin yaşamında da yıpratıcı olaylar eksik olmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük