yırtmak — I, 323, 341; III, 435 sıkışma III, 4bkz: yuş iniş, yokuş III, 4, 143 § art yokuş iniş III, 4 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yırtmak — yertmek, vücude getirmek, kemale irişdirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kefeni yırtmak — ağır bir hastalıkta ölüm tehlikesini atlatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
karanlığı deşmek (veya yırtmak) — 1) karanlıkta görmeye çalışmak, aydınlığa çıkmak için çaba harcamak Gözleriyle sokakların karanlıklarını yırtmaya uğraşarak sinirli bir telaş içinde çırpınıyordu. H. R. Gürpınar 2) mec. büyük sıkıntı ve üzüntüden kurtulmak için çabalamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıçını yırtmak — kaba 1) bağırıp çağırmak 2) bütün gücünü kullanarak uğraşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğsünü yırtmak — coşkunluğunu ortaya koymak, coşmak, cıvıldamak Sevda mevsimi gelince kuşlar bin türlü teranelerle minimini göğüslerini yırtarlar. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğazını yırtmak — olanca gücüyle bağırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
HERZ — Yırtmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BERİKE — Yırtmak. Paralamak. * Un helvası … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BESK — Yırtmak. * Yarmak ve ayırmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük