ZARURET — Çaresizlik. Muhtaçlık. Sıkıntı. Yoksulluk. ( $ kaidesi, yâni: Zaruret, haramı helâl derecesine getirir. İşte şu kaide ise, küllî değil. Zaruret, eğer haram yoluyla olmamış ise, haramı helâl etmeye sebebiyet verir. Yoksa, su i ihtiyariyle, gayr ı… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
zarûret — (A.) [ تروﺮﺽ ] 1. sıkıntı. 2. yoksulluk. 3. zorunluluk … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
BEYAN-I ZARURET — Huk: Zaruri beyandır. Susmak suretiyle ifade edilen mâna, beyan ı zaruret kabilindendir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ıdu — zaruret, zahmet I, 110 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
FÂKA(T) — Zaruret, ihtiyaç. Yoksulluk, fakirlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ZARURAT — (Zaruret. C.) Zaruretler. Sıkıntı ve muhtaçlıklar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
fakruzaruret — is., Ar. faḳr + żarūret İleri derecede yoksulluk Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Atatürk … Çağatay Osmanlı Sözlük
zorunluluk — is., ğu Olması gerekme, olduğundan başka olmama, zorunlu olma, mecburiyet, zaruret, ıstırar, zorunluk, olumsallık karşıtı Bu zorunluluk, başkalarınca savsaklanmış görevi yerine getirmekten doğuyor. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
DUCRET — Sıkıntı, gönül darlığı, zahmet. Zaruret … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
LECA' — Sığınmak. * Saklanmak, gizlenmek. * Zaruret … Yeni Lügat Türkçe Sözlük