suyu görünce teyemmüm bozulur — bir zorunluluk dolayısıyla yapılmakta olan bir işin, bu zorunluluk ortadan kalktığında gereği gibi yapılmak için yeni baştan ele alınması gerekir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hiç yoktan — zf. Hiçbir neden veya zorunluluk yokken, nedensiz olarak İki mahpus baş başa verip konuştuktan sonra hiç yoktan bir kavga çıkardılar, Emine yi bir iyi dövdüler. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
ıstırar — is., esk., Ar. iżṭirār Zorunluluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilinek — is., ği, fel. Bir şeye zorunluluk sonucu bağlı olmayan, onun özünde bulunmayan, rastlantı ile olan nitelik, araz … Çağatay Osmanlı Sözlük
istençli — sf. 1) İradeyle yapılan, iradi İstençli eylem. 2) fel., ruh b. Herhangi bir dış zorunluluk söz konusu olmadan belirli bir durum karşısında girişilecek eylemi kararlaştıran ve uygulayabilen, iradeli … Çağatay Osmanlı Sözlük
mecburiyet — is., Ar. mecbūriyyet 1) Zorunluluk Ayağımızı yorganımıza göre uzatmak mecburiyetindeyiz. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Yükümlülük … Çağatay Osmanlı Sözlük
olumsallık — is., ğı Olumsal olma durumu, zorunluluk karşıtı … Çağatay Osmanlı Sözlük
zaruret — is., Ar. żarūret 1) Zorunluluk Kültür hâkim olduktan sonra, sanat ve hayat, mazi ve yeni zaruretler ne güzel uyuşuyor. F. R. Atay 2) Gereklilik 3) Sıkıntı, yoksulluk, fakirlik Kıyafetinden dışarılıklı ve zarurette olduğu anlaşılan bir kadın ...… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zorunluk — is., ğu 1) Zorunluluk 2) top. b. Olayların iç ve özlerindeki düzenlilik, yasaya bağlılık ve yapı gereği, belli şartlar altında ortaya çıkması kaçınılmaz olan şey 3) top. b. İnsanın, doğanın ve toplumun nesnel yasalarına bağımlı olması durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük