eşlik — is., ği 1) Eş olma durumu 2) müz. Belirli bir modeli ile armoni oluşturan ve bir veya birkaç partiye bölüştürülen sesler bütünü Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller eşlik etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
refakat etmek — 1) beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, eşlik etmek Fahri, Cağaloğlu na kadar onlara refakat etti. P. Safa 2) müz. eşlik etmek Sabih Hüsnü, kemanla bana refakat etti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkadaşlık etmek — 1) bir işte birlikte bulunmak 2) huyları ve düşünceleri birbirine uymak 3) bir süre beraber bulunmak, birlikte gitmek, eşlik etmek, refakat etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kavalyelik etmek — kadına dansta veya bir toplantıda eşlik etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
refâkat — (A.) [ ﺖﻗﺎﻓر ] eşlik. ♦ refâkat etmek eşlik etmek. ♦ refakatinde eşliğinde, beraberinde … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
film müziği — is. Filmin görüntülerine eşlik etmek amacıyla özel olarak bestelenmiş veya hazırlanmış müzik … Çağatay Osmanlı Sözlük
bas tutmak — ince sesli çalgılara tek perdeden eşlik etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tempo tutmak — el çırparak veya el ve ayaklarını bir yere vurarak bir müziğe eşlik etmek, vuruş tutmak Sonra kafasındaki bir şarkıya parmaklarıyla candan tempo tutmaya başladı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
dem tutmak — bir çalgıya başka bir çalgı veya sesle eşlik etmek Dinî seslere şarkı, çalgı sesleri cevap verir, onlara âdeta dem tutardı. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kavalyelik — is., ği Kadına dansta veya bir toplantıda eşlik etme Acaba bir akşam ben de aynı kavalyeliği yapamaz mıyım? F. R. Atay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kavalyelik etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük