haram etmek

haram etmek
-de
(bir şeyi birine) o şeyden umulan yarar ve rahatı tattırmamak

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Look at other dictionaries:

  • dünyayı haram etmek — bir yeri yaşanılmaz duruma getirmek ... kadıncağıza, o iki zavallı öksüz kızcağıza, dünyayı haram ediyor. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • haram — sf., din b., Ar. ḥarām 1) Din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan yasak olan, helal karşıtı 2) Yasak Birleşik Sözler haram lokma haram para haramzade Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller haram etmek haram olmak haram olsun! …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dünya — is., gök b., Ar. dunyā 1) Güneşe yakınlık bakımından üçüncü gezegen, yer, yerküre, yer yuvarı, yer yuvarlağı, acun 2) Dış, çevre, ortam Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş. H. C. Yalçın 3) İnançları bir olan ülke veya insanlar… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yaykalamak — yayıla yayıla haram etmek, naz ile yol yürümek, sallana sallana reftar eylemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yemek — 1. is., ği 1) Yemek yeme, karın doyurma işi Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni. N. Cumalı 2) Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam 3) Günün belli saatlerinde yenilen besin Yemek ya kahvaltıda ya da yemekte yenir. Arada bir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • NEHYİ AN-İL MÜNKER — Allah ın haram kıldığı şeyleri işlemekten men etmek, haram işleri yaptırmamak ve buna çalışmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • BESL — Helâk etmek. * Men etmek.* Çirkin yüzlü olmak. * Helâl ve haram …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • LEMM — Parça parça şeyleri toplamak, cem etmek. * Islâh etmek. * Bulduğu şeyi, haram helâl demeyip yemek. * Şiddet ve meşakkat. * Az şey. * Konmak. Nâzil olmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • helal — sf., li, din b., Ar. ḥalāl 1) Dinin kurallarına aykırı olmayan, dinî bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. M. A. Ersoy 2) Kurallara, geleneklere uygun 3) is., mec. Nikâhlı eş 4) zf. Kurallara,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • lokma — is., Ar. luḳme 1) Ağza bir defada alınıp götürülen yiyecek parçası, sokum Öbür yemeklerden bile ağzına bir lokma koyamadı. Ö. Seyfettin 2) Lokma tatlısı 3) tek. Türlü kalınlıktaki cıvataları, boşluğuna geçirip sökmeye veya sıkıştırmaya yarayan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”