nihayet vermek

nihayet vermek
1) ilişkiyi kesmek, bir işi, alışkanlığı yapmaktan vazgeçmek

Tekaüt olduktan sonra doktorlara inat, oburluğa, nargileye bir nihayet vermemişti.

- Ö. Seyfettin
2) bitirmek, tamamlamak, sonuçlandırmak

Bu komediye nihayet vermek, buraya bir daha gelmemek üzere çıkıp gitmek isterdim.

- H. E. Adıvar

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужен реферат?

Look at other dictionaries:

  • nihayet — is., Ar. nihāyet 1) Son Ben nihayete doğru yanımdaki çocuğu dürterek kalktım. Ö. Seyfettin 2) zf. (ni ha:yet) Sonunda Uzun bir münakaşadan sonra nihayet işi şakaya dökmek zorunda kaldı. Y. K. Karaosmanoğlu 3) zf. den başka bir şey değil Ama bu,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • konuşma — is. 1) Konuşmak işi Gecenin sessizliğini bozan bu gürültülü konuşmaların uğultusu yukarı katlara genişleyerek, sağırlaşarak çıkmaya başladı. M. Ş. Esendal 2) Görüşme, danışma, müzakere 3) Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat vb. konularda bilgi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • son — sf. 1) Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu. P. Safa 2) En arkada bulunan Son vagon. 3) Artık ondan ötesi veya başkası… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tezkere — is., Ar. teẕkire 1) Pusula Bu vaziyette en tabii çare, ona küçük bir tezkere yazmaktı. R. N. Güntekin 2) Bir iş için izin verildiğini bildiren resmî kâğıt Nihayet yol tezkerem yapıldı, üstüm başım düzeltildi. Y. K. Beyatlı 3) ask. Askerlik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MED — Uzatma, çekme. Yayma ve döşeme. * Çoğaltmak. * Bir şeye dikkatlice bakmak. * Nihayet, son. * Sönmek. Bir şeyi söndürmek. * Yardım etmek, mühlet vermek. * Yâr ve yâver olmak. * Tarlaya fışkı ve gübre dökmek. * Sel suyu …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”