- ara bulmak
- anlaşamayanları uzlaştırmak
Ben onları akşama yemeğe çağırdım. Sen de geleceksin. Orada ben aranızı bulurum.
- M. Ş. Esendal
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Ben onları akşama yemeğe çağırdım. Sen de geleceksin. Orada ben aranızı bulurum.
- M. Ş. EsendalÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ara — is. 1) İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe 2) İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla 3) Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi Öğrenciyle öğretmenin arasının daima iyi … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulmak — i, ur 1) Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak Kafam her an bir konu bulmak için binbir çeşit şeye müracaat ediyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyi elde etmek 3) Kaybedilen bir şeyi yeniden ele geçirmek Paramı buldum. 4) Varlığı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
barıştırmak — i, le Barışmalarını sağlamak, ara bulmak Günah çıkartıp dargınları barıştıracağız anlaşılan. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
yer — is., gök b. 1) Dünya 2) Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? M. Ş. Esendal 3) Gezinilen, ayakla basılan taban Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Türkische Sprache — Türkisch (Türkçe) Gesprochen in Türkei, Zypern, Bulgarien, Griechenland, Mazedonien, Rumänien, Kosovo, außerdem unter türkischen Migranten in Westeuropa, Nordamerika und Australien Sprecher Geschätzte 6 … Deutsch Wikipedia
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
karar — is., Ar. ḳarār 1) Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı Kararımı biradere pek güçlükle kabul ettirdim. R. N. Güntekin 2) huk. Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm Yargıç kararı. 3) Bu yargıyı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş almak — (bir şeyden) fırsat bulmak Ara sıra işten baş aldıkça Semiha yı özlüyordum. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük