- dal gibi
- ince uzun yapılı
Dal gibi bir vücut üzerinde dev gibi bir baş!
- Y. Z. Ortaç
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Dal gibi bir vücut üzerinde dev gibi bir baş!
- Y. Z. OrtaçÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
dal gibi kalmak — vücudu çok zayıflamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dal — 1. sf. Çıplak, yalın Dalkılıç. Daltaban. Birleşik Sözler dalfes dalkılıç daltaban daluyku dalyarak 2. is. 1) Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri Cılız dallar, yeşili fe … Çağatay Osmanlı Sözlük
dal budak salmak — 1) karmaşık bir biçimde yayılıp genişlemek Samimiyetimizin her köşesinde heybetli çınarlar gibi dal budak salmıştı. O. S. Orhon 2) soy yönünden genişleyip yayılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
pıtrak gibi — 1) üzerinde çok sayıda meyve bulunan (ağaç ve dal) 2) çok sayıda, tanecikli Seher, ela gözlerinden pıtrak gibi yaşlar dökerek ayrılık sahnesini düşündü. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
bukleli — sf. Kıvrım kıvrım olan (saç) Dal gibi, kara bukleli, aydınlık alınlı ve yaramaz, delişmen... S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalfidan boylu — sf. İnce, uzun ve yeni dal gibi boyu olan Hepsi de gencecik dalfidan boylu ikişer üçer kız çıktı. M. N. Sepetçioğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
incecik — sf., ği Çok ince Birincisi o incecik o dal gibi kız / Şimdi galiba bir tüccar karısı. O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
münasip — sf., bi, Ar. munāsib 1) Uygun, yerinde O şekilde yaşayacak olsam İstanbul daha münasiptir. S. F. Abasıyanık 2) Beğenilen, hoşa giden Yaşta küçük amma boyda münasip / Sallanıyor bir fidanca dal gibi. Dadaloğlu Birleşik Sözler lisanımünasip Atasözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
elinden geleni yapmak — gücünün yettiği kadarını yapmak Hasan Ağa dal gibi kızı şişmanlatmak için elinden geleni yapmıştı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
RUD-AVERD — f. Nehir sularının akarlarken etraftan sürükleyip getirdikleri ağaç, dal gibi şeyler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük