- engel olmak
- önlemek, geciktirmek
Yabancı gitmek isteyince ikisi birden engel oldular.
- N. Araz
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Yabancı gitmek isteyince ikisi birden engel oldular.
- N. ArazÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
engel — is. 1) Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap Bürokratik engelleri ortadan kaldıracak bir formül aradık ve bulduk. H. Taner 2) Hemzemin geçitlerde kara yolu güvenliğini sağlamak için kullanılan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
köstek olmak — engel olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
engel tanımamak — her türlü zorluğa karşın başarılı olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısmetine mâni olmak — kazancına veya evlenmesine engel olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağına bağ olmak — birinin bulunduğu yerden ayrılmasına veya yaptığı işi sürdürmesine engel olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
eli kolu bağlı kalmak (veya durmak veya olmak) — bir engel dolayısıyla hiçbir iş yapamaz duruma gelmek Diplomatlarımıza, büyükelçilik ve temsilcilik binalarımıza, tankerlerimize yapılan saldırılara karşı elimiz kolumuz bağlı duruyoruz. T. Halman … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağını bağlamak — engel olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gümrük koymak — engel olmak, kısıtlamak Yalnız hareketlerime değil, sözlerime de gümrük koyacak. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
ket vurmak — engel olmak, güçleştirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
mümanaat etmek — engel olmak, karşı koymak … Çağatay Osmanlı Sözlük