kanaat getirmek

kanaat getirmek
kanmak, aklı yatmak, inanmak

Artık Kâmuran'ın ömrümün en büyük aşkı, geleceğime bir tek hâkim kudret olduğuna kanaat getirdim.

- H. E. Adıvar

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • kanaat — is., ti, Ar. ḳanāˁat 1) Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum 2) Kanma, inanma Sınıfını geçeceğine kanaatim yok. 3) Kanış, kanı, inanç, düşünce Biz kanaatlerimizi açık söyleriz. E. İ. Benice… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • İSTİBDA — (İstibra ) Ayırmak. Uzak etmek. * Küçük abdest bozduktan sonra idrardan temizlenmek, sidik eserinin tamâmen kesilmesini beklemek. * Nikâhla alınan dul bir kadının gebe olmadığına kanaat getirmek için, kadın bir âdet görünceye kadar beklemek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”